gezi
217
Bizans devrinde Eminönü ve Sirkeci’de birbirine
yanaşık iki liman bulunurmuş. O dönem adla-
rı Prosforion ve Neorion olan limanlar ticaret
amacıyla kullanılırmış. Osmanlı Dönemi’nde şehir
eminlerinden yani devrin belediye başkanlarından
biri burada gümrük eminliğinden sorumluymuş.
Eminlik binasının önünde deniz gümrüğü bulunur
ve emin de bu gümrük işleriyle ilgilenirmiş. “Emi-
nönü” isminin de buradan geldiği anlatılır. Bizans
döneminde olduğu gibi liman olarak kullanılmış
Eminönü günümüzde de bu özelliğini koruyor. O
zamanlardan günümüze miras kalan limanlardan
tarihi yarımadaya gelen binlerce kişi Osmanlı
İmparatorluğu’nun izlerini sürerek tarihe tanıklık
ediyor. Biz de bütün ihtişamıyla yıllara meydan
okuyan Yeni Cami’yi ziyaret etmeden olmaz dedik
ve Eminönü’nün tartışmasız en güzel yapısına pek
çok turist gibi konuk olduk.
Diğer adı Valide Sultan Camii olan Yeni Camii’nin
avlusuna girerken meydandaki güvercinleri
görünce çocukluğuma dair anılar canlandı zih-
nimde. Minik esmer bir kız çocuğu güvercinlerin
arasında sevinçle koşarken babası da onun bu
mutlu anlarını kameraya kaydederek ölümsüz-
leştiriyordu. Eminönü deyince hep o an gözümün
önüne geliyor. Yüzümde çocukluğuma dair en
güzel anıların yansıması olan tebessümle avluya
doğru yöneldim. Bütün heybetiyle İstanbul siluetini
tamamlayan Yeni Camii karşımızda duruyor ve
gözler önüne serdiği mimari ahenkle bize adeta
görsel bir şölen yaşatıyordu.
Yapımına 1597 yılında III. Murat’ın eşi, III. Mehmet’in annesi Safiye Sultan tarafından başlanan
caminin tamamlanması 66 yıl sürmüş. Osmanlı tarihinde inşası en uzun süren yapılardan biri
olan 66 kubbeli bu görkemli eser 1663 yılında Hatice Turhan Sultan tarafından tamamlanmış.
Mimar Sinan’ın öğrencilerinden olan Mimar Davut Ağa Yeni Camii’nin inşası devam ederken veba
hastalığına yakalanınca caminin inşasına Mimar Dalgıç Mehmet Çavuş devam etmiş. Ardından III.
Mehmet ölünce annesi Safiye Sultan geleneklere göre eski saraya gönderilmiş ve caminin yapımı
durdurularak 59 yıl boyunca yarım kalmış. Halk arasında adı “Zulmiyye”ye (zulüm ile ilgili) çıkan
ve 1660 yılında bölgedeki büyük bir yangında hasar gören yapı, o sıralar bir cami yatırmak isteyen
IV. Mehmet’in annesi Turhan Sultan tarafından fark edilmiş. Turhan Sultan bu amaçla Ser Mimarı
Hassa Mustafa Ağa’yı görevlendirmiş. 1663 yılında tamamlanan cami Eminönü ve İstanbul’un en
güzel yapılarından biri olarak varlığını sürdürmekte.
Eminönü’nde Tarihe Tanıklık Edin
Küllerinden Doğan Yeni Camii