

gezi
224
Şanslıydık, çünkü iki günlük Bakü gezimizde bize tarih alanında doktorasını yapmış
Ruslan İmanzade eşlik ediyordu. Kendisiyle kaldığımız otelin lobisinde buluştuk ve
ilk günkü gezimize başladık. Ruslan önce bizi Şehitlik Hıyabanı olarak adlandırılan
Şehitlik tepesine götürdü. Tepeye sayamayacağımız kadar basamakları aştıktan sonra
vardık. Biz bu merdivenleri soluk soluğa çıkarken sporcu gençler birkaç tur atmıştı sa-
nırım.:) Ulaştığımız nokta adeta bir seyir tepesiydi. Hazar’a boynunu uzatan Bakü tüm
naifliği ile gözlerimizin önündeydi. Bir yandan Sovyetler zamanından kalma ve ağırlıklı
olarak beş katlı o harika binalar, diğer yandan da günümüzün o meşhur cam binaları.
Şehrin dört bir yanında karşımıza bir şekilde çıkmayı başaran ve Bakü’nün simgesi
haline gelen o modern Alev kuleleri de hemen yakınımızdaydı. Biraz şehre yukarıdan
baktıktan ve bol bol fotoğraf çekildikten sonra istikametimiz Türk şehitliği ardından
da 20 Ocak 1990’da gerçekleşen Kanlı Yanvar Faciası şehitlerini ziyaret etmek oldu.
Ruslan, 137 kişinin hayatını acı bir şekilde kaybettiği faciayı “Bizim özgürlük müca-
delemiz” diye anlatıyor ve bizleri 20 Ocak Katliamı Şehitler Anıtı’nın önüne götürüyor;
“Bu anıttaki ateş bizim özgürlüğümüzdür ve hiçbir zamanda sönmeyecektir” diyor.
Şehitliğin ardından programımızda İçeri şehir olarak adlandırılan Köhne Şeher yani
eski şehir var. Eski şehire yol aldığımız esnada tertemiz Bakü caddelerinden geçiyoruz
ve seyahat ettiğimiz araçtan trafiğe kapalı olan Nizami caddesinin yakınında iniyoruz.
Karşımıza Azerbaycan’ın en büyük şairi Nizami Gencevi’nin heykeli çıkıyor. Büyük
Şairin heykeli Azerbaycan caddesi ile İstiqlaliyet caddesinin birleştiği kesimde yamaç
bir park üzerinde bulunuyor. Heykel öyle bir yerde konumlanıyor ki Nizami buradan
güneşin doğduğu yöne bakıyor ve hemen karşısında Nizami Gencevi Milli Azerbaycan
Edebiyat Müzesi bulunuyor. Şehir turunun ilerleyen zamanlarında karşımıza bolca şair
heykeli çıkıyor ve Azerbaycanlıların edebiyata ve sanata olan ilgilerine bir kez daha
hayran kalıyorum. Bu arada ‘Azerbaycanlı’ diyorum. Çünkü Ruslan, “Bu ülkede birçok
din ve kimlikten halk yaşıyor. Bizler bir bütünüz ve Azerbaycanlıyız” diyor ve Azeriler’in
çok küçük bir etnik grup olduğunun altını çiziyor. Nihayet İçeri Şehre geliyoruz. Bu es-
nada yolda gördüğümüz tabelalara bakıp sık sık gülümsüyoruz. Küçüklüğümden beri
Azerbaycanlıların konuşmalarına tebessüm eder ve “bak bu olay bu şekilde de ifade
edilebiliyormuş” diye düşünürdüm. Ama Bakü gezimiz boyunca öyle tatlı ifadelerle
karşılaştım ki gezinin benim için keyifli yanlarından birisi de bu oldu. Mesela içeri şeh-
re girdikten sonra gözüme bir garaj kapısının önünde yazan uyarı takıldı; “Qarşısında
Saxlama” yazıyordu.
Şehit Kanlarıyla Sulanmış Topraklar
Buram Buram Edebiyat Kokan Şehir