Table of Contents Table of Contents
Previous Page  148 / 180 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 148 / 180 Next Page
Page Background

gezi

146

Maienfeld’li Adelheid

Yodel müziğini nereden duyduğunuzu anım-

samıyorsanız ama ‘Yetmişlerde Çocuk’ iseniz

bilinçaltınıza bir bakın, mutlaka bir yerler-

de duruyordur. Hepimizi göz yaşına boğan

Almanya sınırına yakın bir dağ köyü olan

Maienfeld’de yaşayan Adelheid ismi sizde bir

şeyler uyandırıyor mu? 1880’lerde yayınlanan

Johanna Spyri’nin bu ünlü eserinden esinlene-

rek tam elli iki haftalık seri olarak 1974 yılında

Japonya’da Zuiyo Eizo Stüdyoları’nda yapılan ve

Isao Takahata tarafından yönetilen ünlü çizgi

Çanlar İnekler İçin Çalıyor

Yemyeşil Alp Dağları’ndan söz ederken, boyunlarındaki ufak konyak fıçıları

ile St. Bernard köpekleri ve arkadaşları besili ineklerden söz etmemek

olmaz. St. Bernard köpekleri, özellikle Fransa sınırına yakın bölgelerde

yaşıyorlar ve gün geçtikçe sayıları azalıyor. İnekler ise Avrupalı arkadaşları-

na göre daha özgür buralarda. Örneğin Hollanda’da büyükbaş hayvanların

büyük bölümünün kulaklarına çip takılarak uydudan izlenirken, İsviçre’de

bu görevi çanlar yerine getiriyor. Hepsinin boynunda her çiftçi için farklı

tonlarda ses çıkartan çanlar asılı ve tüm gün çalıp duruyorlar. Durum böyle

olunca, Alp Dağları çan sesinden geçilmiyor. Bir baş parmak boyutundan,

yirmi santimetrelik çapında olanlara kadar boy boy çanlar hem köylerde

kullanılıyor hem de hediyelik eşya olarak satılıyor. Hatta, tonları tutan

‘Glocken’ adı verilen çanlar masaya dizilip, sırası geldiğince el ile ince ince

titretilerek, melodiler bile oluşturuluyor yerel kültürde. Interlaken’a bir saat

mesafede Grunderwald’da yaşayan müzisyen dostumWarner Ruzhti’nin

çanlarla yaptığı şarkı kayıtlarını özellikle dinlemenizi isterim.

Yazımızın bu bölümünü şimdilik noktalayalım. Bi başka zaman, bu harika

ülkenin diğer güzelliklerini anlatmaya çalışırız.

filmi nasıl sileriz anılarımızdan? Evet,

Heidi’den söz ediyorum. Cuma akşa-

müstü yayınlandığında hepimizi siyah

beyaz ekran başına bağlayan bu çizgi

filmden aklımızda kalanlar arasında

köylülere küs bir dedenin dağlardaki

yalnız yaşamı, ağzı var dili yok iri bir

köpek, kahramanımızın zorla büyük

şehir Frankfurt’a gidişi, büyükbabasına

götürmek için dolabında beyaz ekmek

biriktirmesi, çektiği gurbet sancısından

uyurgezer olması, okuma ve yazmayı

beceremese de, geri döndüğünde arka-

daşının gözleri görmeyen babaannesi-

ne hikaye okuma arzusu gibi onlarca

sahne var. Biraz daha ayrıntıya girersek

çoban Peter, yürüme özürlü Clara Sese-

mann, sert dadı Madame Rottenmeier

de geliyor aklımıza. İşte bu 52 hafta

boyunca Yodel müzikleri, hikayelerle

beraber sarmıştı benliğimizi.

Dizinin sonunu merak ediyorsanız

söyleyeyim : Clara ve Heidi, doktorun

önerisi ile Madame Rottenmeier’den

uzaklaşarak büyükbabanın Alp Dağları

eteklerindeki evine dönmüştü. Çoban

Peter, Clara’nın Heidi ile olan yakın

arkadaşlığını kıskanarak, tekerlekli san-

dalyeyi içi boş olarak uçurumdan aşağı

yuvarlamış, bunun üzerine de Clara tüm

gücü ile yürüme çalışmalarına başlamış-

tı. Sonunda yürümeyi başaran Clara’nın

ailesi de Heidi’nin tüm geleceğini garan-

ti altına almış, büyükbaba da köy halkı

ile olan husumetini sona erdirmiş ve

vadiden aşağı inmişti. Bir tek büyükan-

nenin gözlerinin açılmasını beklemiştik

ama olmamıştı... Bu arada anımsatayım

hemen. Heidi sadece çizgi film değildi,

müzikalden sinemaya kadar yaklaşık

yirmi değişik prodüksiyona da konu

olmuştu.