

gezi
145
Günümüzde, geleneksel bir Fondue restoranına gittiğinizde, önce uzun
şişler ve küp küp kesilmiş, hafif sert ekmek gelir. Şiş alınıp ekmeğe ba-
tırılır, sonra da altında hafif ateş yanan, masa ortasındaki erimiş peynir
kabına daldırılır. Biraz bekleyip, çıkartılırken akmasın diye hafifçe çevi-
rilir, ılıtılır ve ağıza atılır. Merak etmeyin, çok sıcak değildir, peynir hızla
soğur. Üstüne de örneğin bir Genf ya da Vevey Bölgesi kırmızı şarabı iyi
gider.
Peynir Fondue sonrası ortaya kızgın yağ dolu bir kap gelir, buna da
küçük et parçaları saplanıp batırılır ve Et Fondue damaklarımızı okşa-
maya başlar. Uzakdoğulu turistler için de kaynayan tuzlu su içine şişte
sebzelerin banıldığı Vejeteryan Fondue ile de karşılaştım ya, artık ölsem
de gam yemem.
Peki kolestrolü tavana vurduran böyle bir yemek nasıl bitirilir? Elbette
şekeri de ekleyerek. Son olarak erimiş çukulata gelir ve içine bu kez
kavun, çilek ve ananas parçaları şişlenip daldırılır. Bu enfes şiş ağızda
erirken, uzaklardan da bir ‘Yodel’ ezgisi çalınır kulaklarımıza...
Yodel aslında Alp Dağları’na özgü bir seslenme biçimi. Karadeniz’in
bazı bölgelerinde ıslıkla anlaşanlar olduğu gibi, İsviçre’nin sarp dağla-
rında da önce birbirlerine seslerini duyurabilmek, sonra bir kaç kelime
ile meram anlatmak için çıkan özel sesler ve melodilere verilmiş bu
isim.
Şimdi, önce insan sesinin mekaniğine inelim. Şarkı söylenirken vücu-
dun iki ayrı ses bölgesi kullanılır. Genelde daha pes (bas) sesler için
diyaframdan yardım alınır ki, buna vücut ya da ‘Diyafram Sesi’ denir.
Daha tiz sesler ise, genelde ‘Kafa Sesi’ olarak anılır. Daha açık söylemek
gerekirse alt oktavlar diyafram, yüksek oktavlar ise kafa sesi ile çıkartılır.
İşte Yodel, bir müzikal cümlenin son notasını uzatıp, bu notayı her iki
oktavda, çok hızlı bir şekilde indirip çıkartmaya denir.
Aslında bu teknik, sadece İsviçre Folku’nda yer almıyor. İran ve Azeri
müziklerinde, ‘Tahrir’ adı verilen teknik ile komşu notalar tetiklenip
benzer bir etki yaratılabiliyor. Gürcü müziklerinde bu teknik ‘Krimanc-
huli’ olarak geçer. Hatta Afrika’daki Pigme’ler ilkel melodilerinde bile
polifonik, yani çok sesli renkler çıkartabiliyorlar ortaya bu teknikle. Son
olarak, Amerikan Bluegrass ve Country türlerinde de çok kullanılan bir
motiftir Yodel. Acemice söylendiğinde, en ufak bir detone veya sürtone
kulağı rahatsız ettiğinden, uzun süren bir ses eğitimi, hız ve kıvraklık
gerektiriyor.
Eskiden en güzel Yodel ezgileri Alp Dağları köylerinde duyulurdu ama
artık yalnızca şehirlerde karşımıza çıkıyor. Bir gün Cenevre’den yolunuz,
‘İki gölün ortasında’ anlamına gelen, inanılmaz güzellikleri ile ‘Thun ve
Brienz’ gölleri arasındaki Interlaken’a düşerse, Casino’nun yanındaki
yerel Yodel gösterisini kaçırmamanızı öneririm. Yıllardır orada Yodel
söyleyen dostlarımdan Marcel Schweizer’e de selamımı söylersiniz,
giderseniz. O da size Bargchilbi Jutz ezgisini çalar belki...
Yodel