

kitap
Thomas Mann’ın 1940’ta Stockholm’de yayım-
ladığı Değişen Kafalar, XII. yüzyıldan kalma bir
Hint efsanesine değişik bir açıdan yaklaşıyor.
Şridaman ile Nanda, farklı kastlardan gelme-
lerine, zihnen ve fiziki olarak birbirlerinden çok
farklı olmalarına rağmen, ayrılmaz iki dosttur.
Şridaman, Brahman soyuna dayanan tüccar
bir aileye mensup narin yüzlü, çelimsizdir;
Nanda ise demircilik yapan, inek güden güçlü
ve yakışıklı bir gençtir. Birbirlerini tamamlayan
bu iki gencin dostluğu, güzel Sita’yla karşı-
laşmalarıyla yeni bir boyut kazanır. Şridaman
ve Sita evlenir. Ancak Sita’nın, seçimiyle ilgili
pişmanlıkları vardır. Hayatları, Sita’nın ailesine
birlikte yaptıkları bir yolculukta geçen olaylarla
çok ilginç bir biçimde yön değiştirir.
Thomas Mann, Değişen Kafalar’la çok nadir
bir olaya, kültürler arası etkileşime neden olur.
Hint efsanesinden yola çıkan Mann’ın romanı,
Hint oyun yazarı Giris Karnad’ın ödüllü oyunu
Hayavadana’yı esinler.
Mann eserinde, kelimenin tam anlamıyla
mitolojik bir Hint fantezisi yaratmıştır. Doğu ve
Batı, zihin ve beden, dostluk ve aşk, erotizm
ve ruhsal uyum gibi motifler üzerine çok şey
söyleyen Değişen Kafalar, mitolojik ve fantastik
bir roman.
172
“Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle
doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman
veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Halid Ziya’nın “Küçük Kitaplar” alt başlığıyla
yayımladığı üç öyküsü –“Bir Muhtıranın Son
Yaprakları” (1888), “Bir İzdivacın Tarih-i Muaşa-
kası” (1888) ve “Bu muydu?” (1896)– ilk defa
bu kitapta yeni harflerle okura sunuluyor. Yüz
yılı aşkın bir süredir unutulmaya terk edilmiş bu
metinlerde Aşk-ı Memnu’nun Bihter ve Nihal’ini,
Mai ve Siyah’ın Ahmed Cemil’ini müjdeleyen
karakterlerle karşılaşıyoruz. Yazarın ilk verimle-
rinden olan bu öyküler, büyük yazarın edebiyat
dünyasının daha yolun başındayken bile ne
kadar zengin olduğunu göstermesi bakımından
son derece önemli.
Bu kitapta, çevrim yazılarını yapıp yayına hazır-
ladığımız öykülerin hem orijinal metinlerini hem
de günümüz Türkçesine uyarlanmış hallerini
bulabileceksiniz.
Tek başıma ilerlerken aklıma geldi, bugüne
kadar gerçekte bütün yolları böyle yalnız yürü-
müştüm; gezintilere tek başıma çıktığım gibi,
yaşamımın bütün adımlarını tek başıma atmış-
tım. Dostlar, akrabalar, iyi konuşup görüştü-
ğüm tanıdıklar, sevgililer hep benimle beraber
olmuş, ama asla beni bütünüyle sarıp sarma-
layamamış, hiçbir zaman içimdeki boşluğu
dolduramamışlar, izlediğim yollardan ayırarak
başka yollara çekip alamamışlardı.
Gençlik Güzel Şey, Alman dilinin en büyük ya-
zarlarından, 1946 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi
Hesse’nin ilk dönem öykülerinden oluşuyor.
XIX. yüzyılın Romantizm geleneğini yansıtan
ve otobiyografik unsurlar içeren bu öyküler-
de, kasabada geçen çocukluk yılları, gençlik
maceraları, ilk aşk heyecanları anlatılıyor; ama
başrolde hep doğa var. Ormanda uzun yürü-
yüşlere çıkmaktan, kendisiyle ve doğayla baş
başa kalmaktan hoşlanan, bu yolla iç dünyasını
keşfetmekten hiç bıkmayan Hesse’nin çoğu
eserinde olduğu gibi...
Hermann Hesse gibi bir ustanın öykülerini
başka iki ustanın, Behçet Necatigil ve Kâmuran
Şipal’in çevirisinden okumak ise bir ayrıcalık.
Halid Ziya Uşaklıgil
BU MUYDU?
Hermann Hesse
GENÇLİK GÜZEL ŞEY
Thomas Mann
DEĞİŞEN KAFALAR